20 Aralık 2011 Salı

Bir Öğrencinin Dramı

Evet yemek yemek güzeldir, mutluluk verir ancak yemekten bahsediyor olmamız, sürekli güzel şeylerden bahsedecek olmamız anlamına gelmez. Yemek konusundaki bir büyük sıkıntımı- ki bence çoğu kişi de aynı sıkıntıyı yaşıyor- burada paylaşmak isterim.
‘’So Cafe’’
Öğrencisi olduğum Bilgi Üniversitesi’nin ‘’ öğrenci’ye’’ hitap eden tek yemek yeri olarak nitelendirilen So Cafe. Avucumun yarısı büyüklüğündeki salatanın 4 liraya satıldığı, etli yemek fiyatlarının tabağının 12 liraya kadar çıktığı bir yemek yeri kendisi. Verdiğimiz parayı haketse, içimiz biraz daha rahat edecek belki ancak çok özür dileyerek söylüyorum ki yemeklerin içinden kıl, tüy gibi şeylerin çıkması bir yana, hocalarımızdan birinin yemeğinin içinden yağ kapağı çıkmış olması da konuşulanlar arasında. Üstelik bunun efsane olmadığı birinci ağızdan dinlemiş olmam sebebiyle de kanıtlanabilir.
 Yemeklerin yağlı, çorbaların su gibi, tavuklu olan şeylerin tavuk göğsü yerine deriyle yapıldığı bir okul kantinine sahibiz. Bir kase çorba, ana yemek ve pilava 7.75 TL ödüyoruz. Diğer okulları düşündükçe insan ne diyeceğini bilemiyor. 1.25 TL’den 1.5 TL’ye çıkınca kıyametleri koparan okullar varken bizde daha çok lattesi yağsız süte olmadığı için cıngar çıkarıyor insanlar. Öğrenci olduğumuz unutuluyor. Ben her ne kadar herhangi bir ücret ödüyor olmasam da bu okula, ödeyen insanların her zaman bu parayı verebileceklerine inanıyorlar. Sistemin açığından faydalanıp  sömürebilecekleri kadar sömürüyorlar.
Okuldaki diğer yemek yerlerine ise henüz cesaret edip giremedim bile ama duyduklarıma göre yeni açılan ‘’Şütti’’de bir el büyüklüğünde bile olmayan sandviçler yaklaşık 8 liraya satılıyormuş. Parasını geçtim artık onu bile verebilecek duruma geldim. Yeter ki ağzımızın tadıyla bir yemek yiyelim.
Bir ara evden getirmeye kalktım ancak 2 saatlik yolda çantada taşınmıyo yemekler, taşınsa bile açıldığında kendinden geçmiş oluyor çoğu zaman. O yüzden, bu yöntem de işe yaramadı üstelik bir arkadaşımın da söylediği gibi ‘’İndirim kuponuyla alışverişe gitmenin beleşçilik olarak görüldüğü’’ bir toplumda, evden yemek getirmenin nasıl karşılandığını varın siz düşünün.
Aslına bakarsanız bu konuda sayfalarca yazabilirim. Sinirim söylediğim 3-5 cümleyle sınırlı değil ancak ‘’Söylesem faydası yok, sussam gönül razı değil’’ J . Bu sebeple en azından biraz olsun içimi dökmek istedim. Umarım canınızı sıkmamışımdır.
Afiyetle kalın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder