27 Ocak 2011 Perşembe

Ayşe Tüter'e Saygılarımla (:

Merhabalar efendim,
   Bu sefer ki yazımda yemekle ilgili yararlanabileceğiniz ne gibi kaynaklar var, nereye giderseniz ne öğrenirsin? Bunlardan bahsedeceğim. D&R'a gidip elinde Ayşe Tüter'in dergisiyle çıkmak istemeyenlerin nerelere bakması gerektiği konusunda biraz olsun bir şeyler söyleyeceğim (:
Öncelikle bloglardan bahsedelim. Benim özellikle çok severek takip ettiğim ve dünya çapında da oldukça bilinen, büyük başarılar elde etmiş bir blog hakkında bi kaç şey söylemek isterim. http://cafefernando.com Yalnızca yemek tariflerini bulmadığınız, yazılarını muhteşem görsellerle süsleyen, tarifini verdiği yemek hakkında sizinle güzel güzel sohbet eden ve dünyadan da yemekle alakalı haberlerden sizi mahrum bırakmayan oldukça başarılı bir blog. The Times gazetesinde dünyanın en iyi 50 yemek blogu arasına girmiş, 2008'de Altın Örümcek En İyi Blog Ödüllerinde 1.'liği kapmıştır. En son olarak da Saveur dergisinde ''Yılın En İyi Yemek Odaklı Seyahat Blogu'' seçilmiştir. Bu kadar ödül bu kadar başarı da boşu boşuna değil emin olabilirsiniz. Bir göz atarsanız bu kadar övmemin yersiz olmadığını siz de farkedeceksiniz. Özellikle Devil's food Cake yazısına bakmanızı şiddetle tavsiye ederim (:
İkinci olarak http://facefoodbento.blogspot.com/'dan biraz bahsetmek isterim. Bu blogda en çok ilginizi çeken şey kullanılan görseller oluyor. Öyle ilginç yemek görsellerine rastlıyorsunuz ki, neyin ne olduğunu okuyayım derken bir de bakmışsınız 3 saat geçmiş bile. İlk sayfada rastladığınız Dragonfish Centerpiece isimli balık da bir yemek için sunumun ve görselliğin ne denli mühim olduğunu bize gösteriyor. 2. sırada oyuncak sushi görünümlü yiyeceklerin nasıl yapıldığına dair tarif veriliyor fakat ihtiyacımız olacak şeyler; blogun yabancı olmasından, ''Öğle yemeğinizde 132 gram  yabanmersiniyle 58 gram yoğurt ideal olacaktır. '' diyen diyetisyen misali , bulunması biraz zor şeyler oluyor. Ama verilen tarifleri yapamayacak olsak bile o görseller için bir göz atmaya değer (:
Bloglar arasında son olarak bahsedeceğim de http://afiyetbalseker.blogspot.com/. Bay Afiyet ve Bayan Bal Şeker ismiyle rastlayacağınız bu blog; daha çok gezip gördükleri yerlerdeki doğal, lezzetli, kaliteli yemek yapan mekanlardan bahsediyor. 10 sayfalık makale havasına girmeden oldukça akıcı ve dikkat çekici bir biçimde yeni yerleri anlatan bu blog her akşam evin 50 metre ilerisindeki cafeye, bara gitmekten sıkılmışlar için birebir (:
Bunların dışında yemekle ilgili göz atabileceğiniz bikaç site daha var ama aradığınız şeyi bulma olasılığınızın en yüksek olduğu yer http://www.gurmerehberi.com .Biraz daha Cordon Bleu havasında, yemek pişirmekten çok ne yapıp ne yediğini bilmen konusunda yardımcı, genel kültüre büyük katkısı olan oldukça yararlı bir site. Bence  (: Özellikle ''Yemek kültürü'' sekmesinin altındaki ''Bilinmeyen Tatlar'' bölümünün en çok ilgimi çeken yer olduğunu söyleyebilirim.
Yazılı basında da başvurabileceğiniz en iyi iki kaynak Gastronomi ve Food&Travel. Gastronomi; yazılı basın günden güne popülaritesini yitirirken; hedef kitlesine ilk elden ulaşan oldukça başarılı bir dergi. Food&Travel ise biraz daha gezip görelim konseptiyle biçimlenmiş yeni yerler yeni tatlar deneyelim fikrindeki insanlara hitap eden profesyonel olmasa da magazin dergisi okumaktan size daha çok şey katabilecek bir kaynak.
Kitap olarak benim için bir numaralı yemek kültürü kitabı belki de hocam olması sebebiyle Murat Belge'nin ''Tarih Boyunca Yemek Kültürü'' isimli kitabı. Tekrar tekrar okuduğum ve her defasında kaçırdığım bir şeyler olduğunu farkedip yeni bir şeyler yakaladığım 0 tarif %100 bilgi mantığında ilerleyen çok güzel bir kitap. Tabi ki popüler kültürün bize empoze ettiği Jamie Oliver tadındaki kitaplardan biraz daha farklı olduğunu kabul etmek gerekir.
Julie&Julia ise bu konuda izleyebileceğiniz ''bence'' en güzel film. Julia isimli bir aşçıdan esinlenerek kendi tariflerini yapıp blog yazmaya başlayan Julie isimli bir kadını anlatıyor. Hiç sıkılmadan izleyebileceğiniz ve bittikten sonra mutfağa gidip yemek ''yaratmaya'' kalkışacağınız, esin kaynağı olabilecek (!) bir film (:  İzlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
İşte böyle sevgili dostlarım kısaca bile olsa yemekle ilgili başvurabileceğiniz ve güzel vakit geçirebileceğiniz bikaç kaynaktan bahsetmeye çalıştım. Umarım işinize yarayacak bir şeyler söyleyebilmişimdir.
Afiyetle kalın... 
Ne yediğinizi öğrenmeyi unutmayın...
 

3 Ocak 2011 Pazartesi

Abla, gelirken fon kartonu almayı unutma .

Tamamen içimden gelenleri yazmak istedim bu sefer. Bilmiyorum bağlanır mı yemeğe ama umrumda değil. Şuan kulaklığımdaki müzik çok güzel. Regina Spektor- The Call. Bir de Hero var ki ... Etrafımdaki insanlar da öyle, bulunduğum yerden o kadar memnunum ki hayatımda ilk defa işten çıkmak için dakika saymıyorum. Burada mutluyum ben, herkes mutlu, çünkü çıkar olmadan da insanların sevilebileceğini öğrendim. Çıkar olmadan da sevilebildiğimi öğrendim desem daha doğru. Ve eğleniyorum burada, sürekli şarkı söyleyesim var bu aralar... Yürürken sesimin güzelliğine (!) rağmen bağıra bağıra şarkı söyleyebiliyorum. Kardeşimi seviyorum çünkü ona aşığım. Uyurken saatlerce onu izliyorum ve heyecanlanıyorum. Söz vermiştik birbirimize büyüyünce evlenmeyeceğiz kimseyle beraber yaşlanacağız diye. Beraber uyuyoruz. Beni sevdiğini o kadar derinden hissediyorum ki kardeşimin, sürekli sarılıp öpüyor mesela, bu öpmekten ve öpülmekten nefret eden birisi için çok özel bişiy. Sonra beni en kolay ağlatabilen düşünce; kardeşimin hayatımdan çıkması. Sabahları beni öperek uyandırıyor, böyle bir mutluluk var mı? Sonra sırdaşız. 10 yaşındaki biriyle sırdaş olmak mükemmel, dürüstçe söylüyor herşeyi. Beraber yaptığımız ödevlerim bile var. Heyecanlı ve hevesli. Beni hayata bu kadar bağlayan başka birşey olabilir mi diye düşünüyorum. Emir'e sarılıp ağlamak dünyanın en güzel şeyi . Çünkü o dünyanın en mükemmel çocuğu, sizi avutuyor. ''Abla nolur ağlama'' demesi bile daha fazla ağlamam için yeterli. Bu duyguyu biliyor musunuz?  Mutlu olmak çok mühim bişey, hayatımdaki herşeyden ve herkesten mutluyum. Okulumu, işimi, ailemi, sevgilimi herbişeyi seviyorum ama en çok kardeşimi seviyorum ve bu akşam benden profiterol istedi. O'na profiterol alacağım diye bile heyecanlanabiliyorum ...