31 Mayıs 2011 Salı

''Bir akşam şarabın ruhu şişelerde şarkı söylüyordu.'' C. Baudelaire

   Tanrı, “cennette şarap içeceksin” der;
Aynı tanrı nasıl şarabı haram eder?
Hamza bir Arab’ın devesini öldürmüş:
Şarabı yalnız ona haram etmiş peygamber


Ömer Hayyam

 Şarap da tıpkı rakı gibi kişilikli bir içkidir bakıldığında. Dişiye yakıştırılır. Asalet ve zerafeti temsil eder. Onlarca kişi şarabı bir günlük tüketim içeceği haline getirmiştir. Tabi bu durumun sebepleri arasında yalnızca tadı ve insana verdiği zevk yoktur. Şarap yalnızca insan ruhuna hitap etmekle kalmaz, ayrıca vücudumuza da sayısız yararı vardır.
 
     İlkçağ'da Dionysos ya da Bacchus gibi şarap tanrıları insanı mahvedebilen ya da zirveye çıkarabilen güçler olarak görülüyorlardı. Bundan yola çıkarak şarabın toplum üzerinde de ne kadar etkili bir güç olduğunu tahmin etmek çok da zor olmasa gerek.  Bu mitlerin ardından şarap, Hristiyanlıkla birlikte Tanrı ile birleşme aracı durumuna gelmiş ve bu araç Ortaçağ boyunca tüccarların sürekli gelişen bir kalitenin aracıları oldukları dönemde Batı Avrupa'ya yayılmıştır.

    Şarap yalnızca sofralarda kadehin içinde eşlik etmez bize. Mutfaklarda da yemeklerimize lezzet katmaktan geri kalmaz. Şaraplı mutfak da Fransız bağcılık ve şarapçılık bölgelerinin mutfak kimliğini oluşturur bu sayede. Ve şarap kullanımı burjuva mutfağının bir belirtisi olarak görülür. Örneğin;

*Bourquignon şaraplı salçalı yumurtası buraya büyük bir şöhret getirmiştir.

    Yemeklerin yanı sıra likör tadındaki şaraplar da birçok tatlının içeriğinde yer alır.

*Marsala şarabı ve yumurta sarısı katılarak yapılan zabaionesi gibi

Şişede Şarap
 
     Şarap ilk ortaya çıktığı günden beri şişede muhafaza edilmiyordu tabi ki. Şarabı korumak, tarih içinde şarabın lezzetini geliştirmek için kullanılan bir araçtı. Pişmiş topraktan yapılmış antik anfora ve ağaç fıçıdan günümüzün mantar tıpalı şişelerine kadar.

    Yemek masalarında ilk şişelerin görülmesi de 16. y.y.'ın sonlarına doğru rastlar ve şarabıyla ünlü Bourdeaux'nün özel şişeleri ancak 19. y.y.'da kendi çizgisini kazanır.

*Porto şişesinin 18. yy'da aldığı biçim şarabın korunmasında daha işlevsel kabul edilir.

 Biraz da şaraba özgü birkaç terimden bahsedelim:    

Buke: Olgun şarapların yıllanmaktan gelen kokularını anlatan terim.

Degütasyon: Bir şarabın, özelliklerini değerlendirmek için tadılması

Dömi-sek: Hafif tatlı şarap

Karaf: Şarap sürahisi

Kupaj: Farklı özellikte üzümlerden yapılan şarapların harmanlanması

Önoloji: Şarapla ilgilenen bilim dalı

Sepaj: Şarabın yapımında kullanılan üzüm çeşidini anlatan terim

Hangi yemekle hangi şarap?
   Hepimizin temel olarak bildiği beyaz ete beyaz kırmızı ete kırmızı şarap eşleştirmesi çok da yanlış sayılmaz aslında. Özellikle beyaz şaraplar(sek) balıkları ve deniz ürünlerini tatlandırıp lezzete bağlı bir asit tadı verirler.

 
    Şarabın dahil olmadığı pek bir yer de kalmamış bakıldığında.
Ortaçağ'da reçel hazırlama yöntemlerine kadar girmiş. Şarap şekerlemesi; beyaz, kırmızı ya da roze şaraplarla birlikte bazen içine kekik, limon, yeşil biber, incir gibi maddeler katılarak hazırlanırmış.

En Çok Kim İçiyor?
   Dünya geneline baktığımızda kişi başına düşen yıllık şarap tüketimi 7 litreyi geçmiyor. Ancak İspanya, Portekiz, Fransa, İtalya gibi ülkelerde bu sayı 30 litrenin de üstüne çıkıyor.
Fransa ise kişi başına 61.09 litre ile tüketim oranı en yüksek 10 ülke arasında üst sıralarda.

Söyleyeceklerim bu kadar dostlarım. Aslında mutfaktan edebiyata, dinden sağlığa kadar birçok alanda sözü edilen bu içki bundan kat be kat ayrıntılı işlenmeyi hak ediyordur tabi ki. Ancak ben yine de bu konu hakkında az çok bir şeyler söylemek istedim. Umarım bir şeyler katabilmişimdir bildiklerinize.

Afiyetle Kalın
                                                 











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder