27 Nisan 2011 Çarşamba

Laf Salatası

Selamlar efendim,
 Diyette olmam sebebiyle bu postum şu sıralar beni en çok ilgilendiren bir tat ile alakalı olacaktır.
Salatalar
Öncelikle nereden geldiği, ilk kimlerin yaptığı konusunda bir şeyler söylemek isterim. Bu konuda baya bir kitap karıştırdım ve sonuç olarak genelde 2 söylentinin olduğunu gördüm. İlk salatanın Fransa'da mı yoksa İtalya'da yapıldığı konusunda henüz kesin bir sonuca varılamamış. Ama çelişki olmayan bir şey var ki o da salatanın isminin nereden geldiği. İlk salatalar basit malzemeler ve bol tuzla yapıldığı için Latince tuzlanmış anlamına gelen ''Salad'' ismi uygun görülmüş bizim diyet listelerinin şahına. Yine o hepimizin bildiği ve ve Jül Sezar'la bir alakası vardır herhalde   diye düşündüğümüz ''Sezar Salata'' da aslında zannettiğimiz gibi değil. Ceaser Cardini isimli Meksikalı bir restoran sahibinin artık malzemeleri değerlendirmek için ortaya çıkardığı bir çeşit. Ya da bizim ''İtalyan Salatası'' dediğimiz, mayonezli salamlı salatadan sevgili İtalyanların haberi ile yok. Ve yine İtalyan çıkışlı bildiğimiz ''Makarna Salatası'' da aslında Amerikalıların bir icadı.
Salatayı salata yapan bir başka şeyse bana kalırsa nar ekşisi. Biberona falan koyup verin, içeyim, öyle seviyorum. Yok tamam abarttım ama çok güzel yani. Şu diyet zamanı salatayı yenilebilir kılan nadide soslardan diyebiliriz.Aslına bakarsak biz Türklerin limon yağ tuz üçlemesine benim hiç sevmediğim -dürüst olucam nefret ettiğim- sirkeyi de eklemek mümkün. Ve bu konuda da Fransız kardeşlerimizin bir sözü geliyor hemen aklıma ''Zeytinyağını cömert, sirkeyi cimri, tuzunu da bilge biri koymalı salatanın''
( Ee limon nerede diye çok düşündüm dostlarım zamanında, yormayın kendinizi)
Salatanın ana malzemesinden bahsedelim biraz da. Kıvırcık, marul, göbek salata en yaygın olanları ülkemizde. Bir de şu son zamanlarda popülerleşen ''Lolorosso'' var tabi.

Bizim dilimize göbek salata olarak geçmiş olan , Kaliforniya kökenli bu salatanın asıl ismi ise Iceberg.

Bir de roka var- ki ben hiç sevmem- onu da coğrafya sebebiyle Türkiye, Yunanistan ve İtalya dışında pek bilen yok.


Aslına bakarsak evrensel yemek mitolojisinde salata ''dişi'' sayılır. Rengi beyazın ve yeşilin karışımı- özde- taze, dantelimsi, kibar ve nazik. Kırmızı yerine beyaz şarabı çağrıştırır.

Salataya eklenebilecek alternatif bir çok şey vardır aslında. Yanında sunduğunuz yemeğe göre sarımsak eklenebilir ve bu gerçekten salatanın bir yardımcı yemek olmaktan çıkmasını sağlayabilir. Ya da maydonoz ve dereotu da salatayı şenlendirebilecek güzel bir seçim olabilir.


Bir de ''Her boka maydonoz olmak'' diye bir deyim vardır ki , bizim her yemeği süslemek için kullandığımız yegane bitki maydonozun, sosyal yaşamdaki karşılığı daha net verilemezdi kanımca.

Annem her akşam yemekte ''Kızım salata da ye'' derdi ben küçükken ve salatanın en lezzetli yerinin sonda kalan o bütün tatların yağ, limon ve tuzla birleştiği yer olduğunu iddia ederdi. Evet kabul etmeliyim ki gerçekten de sonu en güzel yeri oluyor hep salatanın, tabii ki suyunu doğru düzgün süzdüyseniz sebzelerinizin ve dipte kalan sadece sos ve sebzelerinizin tadı olduysa.
Annem artık ''Kızım salataya da uzan'' demiyor. Mutasyona uğradık. Artık ''Kızım bir tek salatayla olmaz, şu kurufasülyeden de al azcık'' diyor.
Bense salata yedikçe hambuger ve patates kızartmalarını lapur lupur götürdüğüm günleri yad ederek ''Ne zorun vardı o kadar yiyecek? '' diye kendi kendime sayıklayıp duruyorum.

Saygılar efendim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder